21. Yüzyıl Dinamiklerinde İş Dünyasında Liderlik
Her dönemin kendi içerisinde doğal ve toplumsal zorlukları bulunuyor. Fakat 21. Yüzyılda gelişen teknoloji ve değişen koşullar sayesinde artık yalnızca bulunduğumuz yerde yaşanan güncel sorunları değil çok uzak bir noktadaki sorunları da görebiliyor ve yaşayabiliyoruz. Bu durumun avantajları olduğu kadar psikolojik olarak zorlukları da mevcut.
Ekonomi, çatışma gibi toplumsal sorunlar ya da doğal afetler, herkesin ruhsal sağlığını etkiliyor. Ve elbette fiziksel olarak orada bulunmasanız dahi güncel haber akışı sayesinde siz de yaşanan travmanın bir parçası haline geliyorsunuz. Ya da geçmişte yaşadığınız travmalarınız tetikleniyor. Tüm bu koşullar ise ruh sağlığınızı etkileyerek toksik bir stres yaşamanıza sebep oluyor. Fakat diğer tarafta devam eden bir hayat ve sorumluluklarınız sizi bekliyor… İş hayatınız bu sorumlulukların başında yer alırken ‘’normal’’ devam etmek her zaman kolay olmayabiliyor. Tam da bu noktada iş hayatınızdaki liderinizi kritik bir rol bekliyor. Biz de yaşadığımız zorlu sürecin ardından uzmanların söylemlerinden yola çıkarak iş dünyasındaki liderlerin nasıl ‘’onarıcı lider’’ rolü üstlenebileceğini sizin için derledik…
Yaşanan zorlu süreci kabul etmek ilk ve en önemli aşama. Travmatik bir durumda kimse normal/her şey yolundaymış gibi davranılmasını görmek istemez. Bu nedenle yaşanan durum karşısında ekibinizle konuşarak bu konudaki üzüntünüzü paylaşmanız oldukça önemli. Ardından çalışanlarınızın ve yakınlarının bir desteğe ihtiyacı olup olmadığını sormanız, ne gerekiyorsa yapacağınızı söyleyerek desteğinizi ortaya koymanız, güven bağını oluşturmanın ilk basamağı olacak.
Uzmanlara göre; ‘’Çeşitlilik, eşitlik, kapsayıcılık (ÇEK) ve ruhsal sağlık birbiriyle temelden bağlantılıdır ve her trajedi bizi birbiriyle kesişen kimliklerimize göre farklı biçimde etkiler.’’ Bu nedenle ilk önce kendinizin ve çalışanlarınızın olay karşısındaki kimliklerini belirlemeye çalışın. İletişim kuracağınız ekip üyeniz olaydan etkilenmiş biri mi? Ya da sizin konu ile ilgili tetiklenen bir travmanız mevcut mu? Bu belirleme ardından, bireysel ve grup konuşmalarında kendi duygu durumunuzu da kontrollü fakat açık yüreklilikle ifade etmeniz karşı tarafın da içini aynı şeffaflıkla açabilmesine olanak sağlayacaktır. Empati kurabilen ve desteğini ortaya koyan bir lider olmak, kurum kültürünüzde sadakati ve aidiyet duygusunu yapı taşı haline getirecektir.
Herkesin zorlu koşullar içerisinde ihtiyaçları birbirinden farklı olmaktadır. Bir çalışanınız için; iş temposu rahatlatıcı ve onu travmadan uzaklaştırıcı bir unsur olabilecekken başka bir çalışanınız için işe aynı biçimde devam etmek çok daha zorlayıcı bir psikoloji içerisine girmesine sebep olabilir. Bu nedenle onları önce dinlemek/ihtiyaçlarını belirlemek, ardından spesifik sorular ve seçeneklerle yaklaşmak desteğinizi ortaya koymanın bir diğer yolu olacaktır.
Ruh sağlığı uzmanları ile iletişime geçerek çalışanlarınız için yaşanan durum karşısında faydalı olabilecek psikolojik kaynakları temin etmek de bir diğer fayda noktası olacaktır.
Ve elbette kendiniz… Unutmayın merkez nokta çökerse tüm sistem çöker. Önce siz iyi olmazsanız çevrenize iyi gelmeniz de mümkün olmayacaktır. Bu nedenle iyi ve sorumlu bir lider olarak ekibinize iyi gelecek seçenekleri değerlendirip, sunmaya çalışırken kendiniz için de en iyi olan ‘travma’ ile baş etme yöntemini bulmalı, destek almalı ve sürdürülebilir şekilde uygulamalısınız. Yaşanan zorluklar karşısında proaktif rol almak tüm sistemin daha sağlıklı devam etmesini sağlayacaktır.
